VİYANA (HJ) – İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından Avrupa’daki birçok belediye dayanışma mesajı yayımlarken, SPÖ’lü Viyana Belediye Başkanı Michael Ludwig’in sessiz kalması dikkat çekmişti. Bu sessizliğin arka planına ilişkin çarpıcı bir iddia, SPÖ Meclis Üyesi Şafak Akçay’dan geldi. Akçay, partisi içinde İmamoğlu’na destek önergesine karşı çıkan ismin Aslıhan Bozatemur olduğunu, hatta Belediye Başkanı Ludwig’in bu tutumunu Bozatemur’un etkisine bağladığını Yeni Vatan Gazetesi’ne yaptığı açıklamada dile getirdi.
Gündeme gelen önerge, Yeşiller Partisi ve ÖVP tarafından hazırlanmış; içerisinde açıkça “İmamoğlu serbest bırakılsın” ve “Türkiye hükümeti demokratik protestoları bastırmamalı” gibi doğrudan ifadeler yer almıştı. Ancak bu metin, SPÖ’nün ve NEOS’un da içinde yer aldığı siyasi müzakere sürecinde önemli değişikliklere uğradı. Nihayetinde daha yumuşak, isim ve ülke belirtmeyen bir önerge Viyana Belediye Meclisi’nde kabul edildi.
Önerge Meclis’ten geçti, tartışmalar bitmedi
Yeni Vatan Gazetesinde yer alan habere göre önergenin kabul edilmesinin ardından Yeşiller Meclis Üyesi Berivan Aslan, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada sürece öncülük ettiğini savunarak, önergenin içeriğinin sulandırıldığını öne sürdü. Aslan, SPÖ’nün önerge metninden İmamoğlu’nun ve Türkiye hükümetinin çıkarılmasını eleştirerek, “Geriye ne kaldı ki?” sorusunu yöneltti. Aslan’a göre bu durum, SPÖ’nün kardeş partisi CHP’ye karşı açık bir dayanışma eksikliği anlamına geliyordu.
Berivan Aslan’ın çıkışı, SPÖ cephesinde de yankı buldu. SPÖ Meclis Üyesi Şafak Akçay, aynı sosyal medya grubunda yaptığı yorumda önergeyi ilk olarak Yeşillerin gündeme getirdiğini ve kendisinin buna destek verdiğini doğruladı. Ancak asıl tartışma, Yeni Vatan Gazetesi’nin Şafak Akçay’la yaptığı görüşmede netleşti.
Yeni Vatan’a konuşan Akçay, önergenin SPÖ içindeki seyrini şöyle anlattı:
“Bu önergeye Aslıhan Bozatemur karşıydı ve bu konuda Sayın Belediye Başkanı Ludwig üzerinde etkisi olduğunu düşünüyorum. Kimsenin siyasetine karışamam ama önergeye karşı net bir duruş sergiledi. SPÖ olarak, Yeşiller’in önergesine destek veremedik. Son anda NEOS’la birlikte farklı ama özü aynı bir önergeyi sunduk. Aksi hâlde hiçbir önerge geçmeyecekti.”
Söz konusu ifadeler, Bozatemur’un önergeye karşı olduğu yönündeki en açık açıklama olarak kayda geçti. Akçay, Bozatemur’un SPÖ içinde belirleyici bir etkiye sahip olduğunu öne sürerken, bu ifadeler önerge metninin yumuşamasının ve Ludwig’in açıklama yapmamasının bu etkiden bağımsız düşünülemeyeceğini şeklinde yorumlanmasına neden oldu.
Önerge siyaseti: Görünmeyen mücadele
Önerge süreci, yüzeyde yalnızca kelime tercihlerine dair bir tartışma gibi görünse de meclis kulislerinde SPÖ içindeki görüş ayrılıklarını ve liderliğe dair nüfuz alanlarını yeniden gündeme getirdi. Özellikle Bozatemur’un tutumunun, önergenin meclisten geçme şekline doğrudan etki ettiği Şafak Akçay’ın ifadeleriyle bir kez daha vurgulandı.
Önergenin meclisten geçmesi, Yeşiller’in teklifiyle aynı noktada buluşmasa da, en azından sembolik bir duruş olarak kabul edildi. Fakat bu sembolün içeriği, Bozatemur’un itirazıyla şekillendiği için meclisteki birçok aktör açısından tam bir uzlaşmadan söz etmek güç.
Şafak Akçay, süreci şu sözlerle özetledi:
“Ben yiğitlik peşinde değilim. Zor iş. Bu önerge hiç geçmeyecekti. O yüzden tekrar Berivan Aslan’ın emeklerinden dolayı içtenlikle teşekkür ederim. Ama önergeye kim karşıydı, kim nasıl etkiledi, herkes gördü.”
Bu açıklamalar, bir önerge üzerinden yaşanan parti içi mücadelenin ötesinde, SPÖ’nün nasıl karar aldığına dair daha büyük bir tabloyu da işaret ediyor. Viyana siyasetinde görünenden çok daha etkili, sessiz ama güçlü bir aktör olarak Aslıhan Bozatemur’un ismi, bu önerge vesilesiyle bir kez daha merkezde yer aldı.
Muhalefetten SPÖ’ye sert eleştiri: “Dayanışmadan kaçtılar, ilkelere ihanet ettiler”
Viyana Belediye Meclisi’ndeki tartışmalar yalnızca SPÖ içindeki görüş ayrılıklarıyla sınırlı kalmadı. Önergenin zayıflatılmış haliyle kabul edilmesi, meclisteki muhalefet partilerinin de tepkisini çekti. En sert açıklamalardan biri, Viyana ÖVP’nin kulüp başkanı Markus Wölbitsch’ten geldi.
Wölbitsch, yayımladığı basın açıklamasında “İmamoğlu’yla dayanışma göstermek yerine önergeyi sulandırmak, SPÖ’nün temel ilkelerinden uzaklaştığını ve yalnızca oy hesabı yaptığını gösteriyor,” ifadelerini kullandı. SPÖ’nün, Türk milliyetçisi çevrelerden oy alabilmek için bu konudaki netliğini yitirdiğini öne süren Wölbitsch, “Viyana Belediye Başkanı’nın bu süreçte hâlâ kamuoyuna açık bir açıklama yapmamış olması da utanç verici” dedi.
ÖVP’nin entegrasyon sözcüsü Caroline Hungerländer ise SPÖ’nün temsil ettiği değerlerle mevcut tutumu arasındaki çelişkiye dikkat çekti: “SPÖ Viyana’nın gerçekte kimin çıkarlarını temsil ettiği sorusu ortada duruyor.”
Açıklamada ayrıca, SPÖ’nün bazı aşırı sağcı yapılarla yakınlaşma içinde olduğu iddia edildi. Markus Wölbitsch, “SPÖ’nün Viyana’da Ülkü Ocakları gibi gruplarla yakınlık kurması, aşırı sağla mücadelede geri adımdır. Siyasi yakınlık bağımlılık yaratır. Ancak inandırıcı olan tutumdur,” sözleriyle SPÖ’ye yönelik eleştirilerini sertleştirdi.