(VİYANA) HJ – ÖVP’nin Instagram ve Facebook üzerinden yayımladığı güncel sosyal medya kampanyası, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Kampanya, çok sayıda siyasetçi ve sivil toplum temsilcisi tarafından ayrımcılık ve kışkırtıcılık suçlamalarıyla eleştirildi. SPÖ’lü Maliye Bakanı Markus Marterbauer, kampanyadan dolayı özür dileyerek açık biçimde mesafe koydu.
Kampanyada “Sıfır tolerans” sloganı kullanılırken, Entegrasyon Bakanı Claudia Plakolm’un sorumlu olduğu bakanlığa ait görsellerde çeşitli ifadeler yer aldı. Bu görsellerden birinde, “Nüfusun üçte ikisi Müslümanlarla birlikte yaşamayı zor buluyor” denildi. Bir diğerinde ise Entegrasyon Fonu’nun bir çalışmasına atıfla “Yüzde 72 entegrasyonun kötü işlediğini söylüyor” ifadesi kullanıldı. Başka bir görselde “Yüzde 66 Müslümanlarla birlikte yaşamayı kötü ya da çok kötü buluyor” denildi. Kampanyanın son görselinde Plakolm, “Entegrasyon bir teklif değil, zorunluluktur” sözleriyle yer aldı.
Entegrasyon sorumluluğu ve ÖVP
ÖVP’nin entegrasyonu başarısız olarak değerlendirmesi, partinin uzun süredir bu alandan sorumlu olması nedeniyle de dikkat çekti. ÖVP, 2011 yılında Sebastian Kurz’un entegrasyondan sorumlu devlet sekreteri olarak atanmasından bu yana yaklaşık 15 yıldır hükümette entegrasyon politikalarını yürütüyor.
Marterbauer’dan tepki ve özür
SPÖ’lü Maliye Bakanı Marterbauer, Bluesky hesabından yaptığı paylaşımda kampanyaya sert tepki gösterdi. Paylaşımında, savaş nedeniyle Avusturya’ya sığınan ve yıllardır bakım hizmetleri, hastaneler, ticaret ve sanayide çalışan, vergi ödeyen ve çocuklarını büyüten insanlara dikkat çekerek, “Bunları okumak zorunda kalan meslektaşlarımdan özür diliyorum. Biz böyle değiliz” ifadelerini kullandı. SPÖ Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Andreas Babler de bu paylaşımı yeniden yayımladı.
NEOS’dan tepki
NEOS Meclis Grup Başkanı Yannick Shetty de koalisyon ortağı ÖVP’nin kampanyasına tepki gösterdi. Shetty, tüm Müslümanları genelleme yoluyla şüphe altında bırakmanın toplumu bilinçli biçimde böldüğünü ve hem aşırı sağcıları hem de radikal grupları güçlendirdiğini belirtti. Bunun hem içerik olarak yanlış hem de siyasi açıdan son derece sorunlu olduğunu ifade etti.
Ludwig’ten tepki
Viyana Belediye Başkanı Michael Ludwig ise sorumlu siyasetin insanları genelleme yoluyla zan altında bırakmaması gerektiğini söyledi. Ludwig, çatışmaların bilinçli şekilde körüklenmesinin toplumsal uyumu tehlikeye atacağını ve demokrasiye olan güveni zayıflatacağını vurguladı.
Entegrasyon barometresi ve tepkiler
ÖVP’nin sosyal medya kampanyasından önce, Entegrasyon Bakanı Plakolm bir basın toplantısında “entegrasyon barometresi” olarak adlandırılan araştırmayı kamuoyuna sunmuştu. Bu çalışma, Avusturya Entegrasyon Fonu adına, 1.000 seçmenle yapılan düzenli bir kamuoyu araştırmasına dayanıyor. Plakolm, sonuçların hükümetin aile birleşimi uygulamasının uzatılmasına yönelik kararını desteklediğini savundu.
Araştırmaya göre katılımcıların %72’si entegrasyonun kötü ya da çok kötü işlediğini düşünüyor, %68’i ise Avusturya’nın göçü yönetebileceği konusunda kuşkucu. Araştırmayı yürüten kamuoyu araştırmacısı Peter Hajek ise sonuçların toplumda yerleşik bir reddiyeye işaret etmediğini, belirli kuralların uygulanması halinde birçok kişinin daha açık bir tutum sergilediğini ifade etti.
Plakolm, entegrasyon konusundaki toplumsal havanın iyi olmadığını belirterek, bunun nedenlerinden birinin bazı kişilerin sosyal sistemden yararlandığına dair algı olduğunu söyledi. Bu noktada daha net bir tutum alınması gerektiğini dile getirdi.
Kampanyanın yayımlanmasının ardından sosyal medyada eleştiriler yoğunlaştı. Göç ve iltica alanında çalışan avukat Wilfried Embacher, Plakolm’u toplumun bölünmesine yol açan ve düşman imgeleri üzerinden yürütülen bir siyaseti desteklemekle suçladı.
Yeşiller Partisi’nden eski Adalet Bakanı Alma Zadić ise insanların yalnızca dini kimlikleri nedeniyle sorun olarak gösterilmesinin değersizleştirici ve insanlık dışı olduğunu, bunun Müslümanlara yönelik nefreti bilinçli şekilde körüklediğini söyledi.
Yeşiller Genel Başkanı Leonore Gewessler de benzer şekilde, tüm toplumsal grupları genelleme yoluyla hedef almanın bilinçli bir ayrıştırma anlamına geldiğini belirtti ve siyasetin görevinin güvensizlik değil, toplumsal birlik duygusunu güçlendirmek olduğunu ifade etti.
Hukukçu Lukas Gahleitner-Gertz ise Avusturya Entegrasyon Fonu’nun geleceğini tartışmaya açarak, entegrasyon politikasının köklü biçimde yeniden ele alınması gerektiğini savundu. Gahleitner-Gertz, partilerin güçlü etkisi nedeniyle gerekli reformların yapılamadığını ve fonun parti siyaseti için araçsallaştırıldığını dile getirdi.

