Seçimlerin, savaşların, gökten aralıksız zulmün yağdığı 2024, Rusya, Türkiye, ABD, Hindistan gibi büyük ülkelerde yapılan ya da yapılacak önemli seçimlerin yanı sıra bir de AP seçimlerine sahne olacak.
Ukrayna’da savaş 3’üncü yılına girerken, İsrail’in Gazze’ye yönelik aralıksız saldırıları 8 ayı geride bıraktı. Dünyanın her bir köşesinde hissedilen ekonomik buhran, insani değerlerin erozyona uğraması, sarı saçlı, mavi gözlüye farklı, kara kaşlı, kara gözlüye çok daha farklı yansıyan iki yüzlülük, umut katsayısını toprağın altına gömmüş insanlı ya en uçlara ya da sonu görünmez bir kararsızlığa sürükledi.
Tanımlanmasında güçlük çekilen bir dönemden geçilirken, tarih sanki bir yönüyle tekerrür ediyor. Sanki şu an bazı yönleriyle 2. Dünya Savaşı öncesi çaresiz ya da karamsar hava hakim.
Onlarca yıl siyasetin lokomotifi olmuş ana akım siyasi hareketler günün sorunlarına çare bulmakta yetersiz kalırken, popülizm, aşırı sağ ya da aşırı sol taraftar kazanmayı sürdürüyor.
Dünyanın en önemli barış projesi olarak kabul edilen Avrupa Birliği’nde (AB) de bu karamsar tablo hissediliyor.
Avrupa’da Aşırı Sağ Rüzgarı
İtalya’da sağcı bir hükümetin iktidarda olması, Hollanda’da ırkçı bir ismin genel seçimi kazanması, Macaristan’da sarsılmaz sağcı Viktor Orban hükümeti, Slovakya’da 4 yıllık aradan sonra bir kez daha sağ, popülist söylemle tanınan Robert Fico’nun başbakanlık koltuğuna oturması, AP seçimlerinde rüzgarın kimden yana olduğunu açık bir şekilde ortaya koyuyor.
Peki bünyesinde en az 8 farklı ideolojik yaklaşımın temsil edildiği partileri barındıran ve Avrupa’nın gelecek 5 yılına damga vuracak Avrupa Parlamentosu milletvekilleri ne iş yapar?
Avrupa Parlamentosu, AB kurumları içinde doğrudan halk tarafından seçilen tek organdır. AB üyesi ülkelerin vatandaşları olan Avrupa vatandaşları, beş yılda bir yapılan AP seçimlerinde oy kullanırlar. AB’ye üye 27 ülkenin toplamda 705 temsilcisinden oluşan parlamentoya, Hangi üye devletin kaç parlamenter ile temsil edileceği üye devletlerin nüfuslarına göre tespit ediliyor.
Parlamento Genel Kurulu kural olarak Strazburg’da toplanır. Parlamentonun siyasi grupları ve komiteleri Brüksel’de toplanır, sekretaryası ise Lüksemburg’da bulunmakta.
Avrupa Parlamentosu, Konsey ile birlikte yasama yetkisini paylaşır. Üye devletleri bağlayacak hukuki düzenlemelerin kabul edilebilmesi genel kural olarak hem Avrupa Parlamentosu ve hem de Konseyin onayı ile mümkün olur. Parlamento, bazı konularda ise sadece danışma organı niteliğindedir, görüşleri bağlayıcılık taşımaz. Bu alanların en önemlisi dış politika konularıdır. Avrupa Birliği bütçesini Konsey ile birlikte yapan Avrupa Parlamentosunun diğer Avrupa Birliği kurumları üzerinde siyasi denetim yetkisi vardır.
Peki bünyesinde en az 8 farklı ideolojik yaklaşımın temsil edildiği partileri barındıran ve Avrupa’nın gelecek 5 yılına damga vuracak Avrupa Parlamentosu milletvekilleri ne iş yapar?
Avrupa Parlamentosu, AB kurumları içinde doğrudan halk tarafından seçilen tek organdır. AB üyesi ülkelerin vatandaşları olan Avrupa vatandaşları, beş yılda bir yapılan AP seçimlerinde oy kullanırlar. AB’ye üye 27 ülkenin toplamda 705 temsilcisinden oluşan parlamentoya, Hangi üye devletin kaç parlamenter ile temsil edileceği üye devletlerin nüfuslarına göre tespit ediliyor.
Avusturya’dan Vekil Sayısı 20 Olacak
Bu seçimlerde AP üye sayısını 705’den 720’ye yükseltecek. Bu doğrultuda yaklaşık 6 milyon 400 bine yakın seçmeni bulunan Avusturya’nın da milletvekili sayısı 19’dan 20’ye çıkacak.
Mecliste sandalyesi bulunan 5 partinin yanı sıra KPÖ ve DNA kısaltmasıyla Demokrat, Tarafsız, Otantik isimli bir parti de seçimlerde yarışacak.
ÖVP’de Lopatka Dönemi
İktidarın büyük ortağı 2019 seçiminde en çok milletvekili çıkarmayı başaran ÖVP’nin uzun yıllar AP’de liste başı adayı Othmar Karas’ın ÖVP’nin siyasi tutumundan duyduğu rahatsızlık nedeniyle aday olmayacağını açıklamasının ardından, partide uzun yıllar çeşitli görevler üstlenen, ulusal mecliste üst üste milletvekilliği yapmış Reinhold Lopatka bu seçimlerde siyahların bayrağını taşıyacak.
SPÖ’de Schieder
Hem AP de hem de ülke içinde uzun yıllardır muhalefeti kimseye kaptırmayan SPÖ’nün adayı ise tanıdık bir isim, Andreas Schieder. Türkiye’ye olan büyük sevgisiyle tanınan Schieder, parti içinde çeşitli pozisyonları üstlenmek için ciddi çabalar sarf etmiş, Viyana Belediye Başkanı Ludwig’le yer yer karşı karşıya gelmiş bir siyasetçi olarak tanınıyor.
Viyana ve parti içinde umduğunu bulamayan Schieder’in şansını bir de AP seçimlerinde denemesi SPÖ’ye çok da bir şey kaybettirmeyecek gibi duruyor.
FPÖ’de Vilimsky Devam Ediyor
Son anketlere göre seçimin favorisi olarak gösterilen aşırı sağcı FPÖ’nün AP liste başı adayı ise yıllardır bu görevi sürdüren Harald Vilimsky. Aşırı sağın şahin kanadında yer alan Vilimsky, eski FPÖ Genel Başkanı HC Strache’nin de has adamıydı. HC’den sonra bunu da Gudenus gibi harcarlar diye düşünürken, Vilimsky koltuğunu korumayı başardı. Moskova’dan paylaştığı fotoğraflar hala hatıralarda yerini koruyor.
Yeşiller’de Schilling Olayı
Bu seçimlerde kendinden en çok söz ettiren Yeşiller Partisi’nin adayı Lena Schilling oldu. Bu tür konuların genel de hep gelişmemiş ülkelerde olduğu varsayılır ama esasında gelişmiş olduğu ileri sürülen memleketlerde çok daha fazladır ama kılıfı uygun olduğu için anlaşılmaz.
Konu ne peki? Yeşiller Partisi’nin adayı çevreci aktivist Schilling’in kişilik bozukluğu olduğu, çevresindeki insanları birbirine düşürdüğü, esasında Yeşillerin dünya görüşünden ziyade sol yaklaşıma sahip olduğu, hakkında ilginç bir olaydan ötürü mahkeme kararının bulunduğu, seçimi ilk sırada kazandıktan sonra Sol fraksiyona geçeceği gibi bir dizi dedikodu-haber karşımı bilgi bulunmakta. Parti içinde sevilmediği ve sorunlu bir kişilik olarak görülen bu adayda Yeşiller yola devam kararının arkasında duruyor.
NEOS’da Brandstätter Aday
NEOS’un adayı eski gazeteci Helmut Brandstätter. Brandstätter, ülkede Ukrayna’ya verdiği yoğun destekle tanınıyor. Gazetecilik döneminde eski Başbakan Sebastian Kurz’a yönelik sorduğu teşne sorularla bilinen Brandstätter, liberallerin liste başı adayı olarak yarışa katılıyor.
DNA’da Dr. Mogg Aday
Seçime ilk defa girecek DNA partisinin adayı ise Maria Hubmer-Mogg. Bir doktor olan Mogg, Kovid önlemleri karşıtlığı ile tanınıyor. Ayrıca Dünya Sağlık Örgütü’nün yeni pandemi düzenlemesine de hararetle karşı çıkan bir isim.
KPÖ’de AP’de Yer Almak İstiyor
Graz ve İnnsbruck’daki seçim başarıları sonrasında Komünist Parti, AP’de de şansını zorlamak istiyor. KPÖ’nün liste başı adayı Günther Hopfgartner. Komünist Hopfgartner, Ukrayna’daki savaşa barış perspektifinden yanaşılmasını savunurken, Avusturya’nın tarafsızlığını aktif bir şekilde muhafaza etmesi gerektiği görüşünde.
Genel Seçimler İçin Ön Prova Olabilir Mi?
Avusturya’da yapılan son kamuoyu yoklamalarına göre, önceki seçimin kazananı ÖVP’nin yaklaşık yüzde 10 oranında bir oy kaybı yaşayacağı, yüzde 35 sularında olan oyunun yüzde 24’e gerileyeceği ve seçimi aşırı sağcıların ardında ikinci sırada tamamlayacağı tahmin ediliyor.
Aşırı sağcıların oyların yüzde 10 oranında artırarak, yüzde 27 seviyelerine çıkacakları ve bu oranla yarışın birincisi olacakları ileri sürülüyor.
İstikrar abidesi SPÖ’de yaprak dahi kıpırdamazken, geçen seçimde olduğu gibi bu seçimde de yüzde 23 bandında bir orana ulaşacağı öngörülüyor.
NEOS’nun yüzde 3’ün üzerinde oyunu artırarak, yüzde 12 oranında bir oy alacağı, Yeşillerin ise aynı düzeyde oy kaybederek, yüzde 11 gibi bir oy oranına ulaşacağı bekleniyor.
Komünistler ve DNA’nın ise henüz nasıl bir başarı ortaya koyacağı kestirilemiyor.
AB tarihinin şüphesiz en ilginç seçimine, Avrupalılar bir yanda savaş, bir yanda Gazze’de süren zulüm, öte yanda Ukrayna karşıtlığı ile bilinen bir başbakanın suikasta uğraması gibi çok puslu bir havada girecek.
9 Haziran’da ortaya çıkacak sonuçlar, Avusturya’da 3 ay sonra yapılacak seçimlere ilişkin de ip uçları verecek.