VİYANA (HJ) – Hükümetin sunduğu yasa tasarısı, üniversitelere genel kabul kısıtlamaları getirme yetkisi tanıyor. Özellikle Avusturya Ulusal Öğrenci Birliği (ÖH) bu gelişmeyi, “üniversiteye erişimde önemli bir engel” olarak değerlendiriyor.
Mevcut Durum
Hali hazırda Avusturya’daki üniversiteler, yüksek lisans programlarına kabul süreçlerinde önemli bir esneklik sergiliyor. Mevcut duruma göre, üniversiteler yüksek lisans programları için özel bir kabul kısıtlaması uygulamıyor. Bu, programlarda birinci sınıf öğrenci sayısının maksimum bir limiti olmadığı ve öğrenci alımlarının giriş sınavları gibi ölçütlere dayalı olarak yapılamayacağı anlamına geliyor.
Bu genel durumun bir istisnası bulunuyor: İngilizce yüksek lisans programları. Bu programlar, üniversitelerin kabul prosedürleri aracılığıyla düzenleme yapmalarına ve öğrenci alımlarını sıkı bir şekilde kontrol etmelerine olanak tanıyor.
Yasa Tasarısı Neler Getirecek?
Ancak yeni yasa tasarısına göre, rektörlükler Almanca yüksek lisans programları için birinci sınıf öğrencilerinin azami sayısını belirleme ve girişten önce ya da girişten sonra bir kabul veya seçim prosedürü yoluyla erişimi düzenleme yetkisine sahip olacaklar. Bu değişikliğin tek ön koşulu, ilgili yüksek lisans programlarının “yeterli bilgi ya da özel yeteneğin kanıtlanmasına bağlı olması” olarak belirlendi.
Yasa tasarısına göre bir lisans derecesi sahibi olan öğrenciler, aynı alanda yüksek lisans programlarına doğrudan kabul edilebilecek. Ancak, lisans ve yüksek lisans programları arasında konu farklılıkları varsa, üniversiteler ek sınavlar talep edebilecek. Bu durum, öğrenciler için ek yükler ve sınırlamalar oluşturabilir.
Örneğin, Viyana Üniversitesi’nde siyaset bilimi lisans mezunlarının sosyoloji yüksek lisans programına kabul edilmeleri için ek dersler alması gerekebilir.
ÖH’den Sert Eleştiri
Avusturya Ulusal Öğrenci Birliği (ÖH), koalisyon hükümeti tarafından henüz resmi olarak duyurulmamış olan yasa tasarısında yer alan değişiklikleri açığa çıkararak, bunun geniş kapsamlı sonuçlarının olacağı uyarısında bulundu.
Tasarının, ülkenin yükseköğretim sistemine etki edebilecek önemli değişiklikler içerdiğine dikkat çeken ÖH, bu değişikliklerin yüksek lisans programlarına erişimde ciddi kısıtlamalar getirebileceğini ve eğitimde özgür ve adil erişimi tehdit edebileceğini belirtti.
Önerilen düzenlemelere göre yüksek lisans programlarına kabul, öğrencilerin belirli bir yeterlilik veya yetenek seviyesini göstermelerine bağlı hale gelebilir. Bu, her lisans derecesinin belirli bir “özel yeterliliği” temsil ettiği göz önüne alındığında, teorik olarak tüm yüksek lisans programları için yeni kabul engelleri oluşturabilir. ÖH, bu durumun yükseköğretime erişimde “büyük bir gerileme” anlamına geldiği konusunda uyarıda bulunuyor.
ÖH’nin değerlendirmesine göre, bu yasa tasarısı, yükseköğretime özgür ve adil erişim konusunda büyük bir gerileme oluşturabilir. Ayrıca, “özel yeterlilik” teriminin henüz net bir şekilde tanımlanmamış olması, üniversitelerin bu yönetmeliği geniş bir şekilde yorumlamalarına yol açabilir, bu da gelecekte idari mahkemelerde sorunlara neden olabilir.
Uzmanlar Ne Diyor?
Der Standard gazetesine konuşan yükseköğretim hukuku uzmanı Werner Hauser, üniversitelerin gelecekte çeşitli yüksek lisans ve doktora programları için geniş kapsamlı kabul prosedürleri getirebileceğini belirtiyor. Bu prosedürler, testler, kişisel mülakatlar veya lisans programında belirli bir not ortalaması gibi çeşitli biçimlerde olabilir.
WU İşletme Bölümü’nde ders veren Profesör Michael Meyer ise Der Standard’a verdiği röportajda, şu anda yüksek lisans programlarına kabulü kısıtlamanın bir yolunun olmamasını (mevcut yasal durum) “saçma” olarak nitelendiriyor. Meyer, lisans düzeyinde birçok alanda kabul kısıtlamalarına uzun süredir izin verildiğini, ancak yüksek lisans düzeyinde bu tür bir düzenlemenin olmadığını vurguluyor.
Profesör Meyer, üniversite yöneticilerinin sınırlı kaynaklar nedeniyle öğrenci sayısını azaltmak için zor sınavlar yoluyla ilk derslerde bir seçim yapmak zorunda kaldıklarını belirtiyor. Bu durum, özellikle İşletme bölümünde eğitim gören öğrenciler için can sıkıcı bir durum yaratıyor. Meyer, özellikle Almanya’dan gelen birçok öğrencinin kapasitenin çok üstünde başvuruda bulunduğunu ve bu durumun Viyana’ya taşınıp yerleşme planları yapan öğrenciler için büyük hayal kırıklıkları yarattığını ifade ediyor. Profesör, giriş sınavlarının yaz aylarında yapılmasının, öğrencilerin eğitim yılı başlamadan önce durumlarını netleştirebilmeleri açısından daha az hayal kırıklığı yaratacağını düşünüyor.
Yeşiller’in Savunması
Yeşiller partisinin bilim sözcüsü Eva Blimlinger, bu düzenlemenin üniversitelerin aşırı kalabalık yüksek lisans programlarındaki sorunlarla başa çıkmasına yardımcı olacağını savunuyor. Özellikle WU gibi üniversitelerdeki duruma atıfta bulunarak, lisans programı öncesinde kontrol olmamasının ilk yüksek lisans döneminde eleme sınavlarına yol açtığını belirtiyor.
Bakanlıktan Açıklama: “İddialar Temelsizdir”
Avusturya Eğitim ve Bilim Bakanlığı ise endişeleri ve iddiaları kabul etmiyor.
Bakan Martin Polaschek’in ofisinden yapılan açıklamada, Avusturya Ulusal Öğrenci Birliği (ÖH) tarafından öne sürülen iddiaların “sadece abartılı değil, aynı zamanda temelsiz” olduğu ifade edildi.
Bakanlık, önerilen değişikliklerin “kapsamlı bir kısıtlama” amaçlamadığını, bunun yerine üniversitelere “bir yüksek lisans programında daha ileri bir eğitim için ön koşul olarak niteliksel ekler yoluyla belirli durumlar için bir “niteliksel kontrol seçeneği” sunmayı hedeflediğini belirtti.