VİYANA (HJ) – Avusturya’da 6.346.029 seçmen bugün sandık başına gidiyor.
İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan son açıklamalara göre, Temmuz ayı sonunda açıklanan ilk verilere ek olarak 2.053 yeni seçmen daha kaydedildi. Bu, 2019 seçimlerine kıyasla seçmen sayısında yaklaşık 51.000 kişilik bir azalma olduğunu gösteriyor.
Seçmenlerin en yoğun olduğu eyaletler, Aşağı Avusturya (1.296.079), Viyana (1.127.958) ve Yukarı Avusturya (1.097.763) olarak öne çıkıyor. Bunun yanında, Steiermark (951.111), Tirol (539.111) ve Karintiya (539.832) gibi bölgelerde de kayda değer seçmen nüfusu bulunuyor. Vorarlberg (276.034) ve Burgenland (233.738) ise en düşük seçmen sayılarına sahip eyaletler olarak dikkat çekiyor. Yurt dışında yaşayan 62.651 Avusturya vatandaşı da bu seçimlerde oy kullanabilecek.
FPÖ’nün Yükselişi ve Aşırı Sağın Güç Kazanması
Seçimler öncesi en çok merak edilen konuların başında, aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi’nin (FPÖ) anketlerdeki güçlü performansı geliyor. FPÖ, son kamuoyu yoklamalarına göre birinci parti konumunda. Partinin Avrupa Parlamentosu seçimlerindeki başarısı, 29 Eylül’de yapılacak Ulusal Konsey seçimlerinde de önemli bir zafer kazanma olasılığını artırıyor. Bu durum, sadece Avusturya değil, Avrupa genelinde de dikkatleri üzerine çekmiş durumda.
FPÖ’nün anketlerdeki bu yükselişi, Avrupa’da son yıllarda aşırı sağın genel yükselişi ile paralellik gösteriyor. İtalya’dan İsveç’e kadar pek çok Avrupa ülkesinde aşırı sağcı partiler iktidara ya da koalisyonlara katılmış durumda. Avusturya’daki seçimlerin sonucu, Avrupa’da aşırı sağın güçlenmeye devam edip etmeyeceği sorusunu da gündeme getiriyor. Bu nedenle 29 Eylül seçimleri, sadece Avusturya’da değil, Avrupa genelinde en çok merak edilen seçimlerden biri haline gelmiş durumda.
FPÖ’nün Zaferi ve Avusturya’nın Uluslararası İmajı
FPÖ’nün yükselişi, sadece iç politika açısından değil, uluslararası düzeyde de birçok soruyu beraberinde getiriyor. Rusya’ya yakınlığıyla bilinen FPÖ’nün seçimden zaferle çıkması, özellikle Rusya-Ukrayna savaşının devam ettiği bir dönemde Avusturya’nın dış politikadaki duruşunu nasıl şekillendireceği konusunda önemli belirsizlikler yaratıyor. FPÖ’nün Rusya’ya olan sempatisi, Batı dünyasında Avusturya’nın siyasi imajında ciddi değişiklikler yaratabilir. NATO’ya katılmamış ve tarafsızlık politikasını sürdüren Avusturya, bu seçim sonuçlarıyla birlikte, dış politikasında daha Rusya’ya yakın bir çizgi izlerse, Avrupa Birliği içinde nasıl bir pozisyon alacağı merak ediliyor.
Ayrıca, FPÖ’nün olası zaferi, Avrupa Birliği’nin gelecekteki siyasi ve ekonomik stratejileri üzerinde de etki yapabilir. Özellikle Avrupa’daki aşırı sağın artan gücü, AB’nin Rusya’ya karşı uyguladığı yaptırımlar ve genel siyasi strateji üzerinde yeni dinamikler oluşturabilir.
Seçimlerin Sonucu Büyük Merak Uyandırıyor
Avusturya’daki bu seçimler, yalnızca ülkenin iç politikasını değil, Avrupa’nın genel siyasi atmosferini de doğrudan etkileyebilecek bir potansiyele sahip. 6,35 milyon seçmen, sadece parlamentonun 183 sandalyesini belirlemekle kalmayacak, aynı zamanda Avusturya’nın ve belki de Avrupa’nın siyasi geleceğinde önemli bir dönemeç olacak. Özellikle aşırı sağın Avrupa genelindeki yükselişi göz önünde bulundurulduğunda, bu seçimler yalnızca Avusturya halkı için değil, tüm Avrupa için kritik bir öneme sahip.