(VİYANA) HJ – Avusturya’da yüksek enflasyon kasım ayında da hız kesmedi. Avusturya İstatistik Kurumu, yıllık enflasyonu yüzde 4,0 olarak hesapladı. Bu oran, önceki iki ayla aynı seviyede gerçekleşti.
Fiyat artışlarında enerji ve gıda ürünleri belirleyici olurken, hizmetler sektörü de enflasyona güçlü katkı yapmayı sürdürdü. Özellikle gastronomi alanında fiyatlar geçen yılın aynı ayına göre yüzde 6’nın üzerinde arttı.
Der Standard‘da görüşlerine yer verilen Avusturya İstatistik Kurumu Genel Müdürü Manuela Lenk, kasım ayında akaryakıt fiyatlarındaki artışın da belirgin biçimde hızlandığını belirtti. Bu gelişmeler, hanehalkının günlük harcamalarını doğrudan etkileyen kalemlerdeki yükün devam ettiğini ortaya koydu.
Avrupa karşılaştırması ve kalıcı yüksek enflasyon
Avusturya, Avrupa karşılaştırmasında enflasyon açısından olumsuz bir tablo sergiliyor. Ülkedeki oran, Avrupa Merkez Bankası’nın avro bölgesi için öngördüğü seviyenin 2,1 puan üzerinde bulunuyor. Avro bölgesinde enflasyon genel olarak kontrol altına alınmış durumda ve yüzde 2,2 ile hedefin yalnızca 0,2 puan üzerinde seyrediyor.
Avusturya’da ise yüksek enflasyon dönemi dördüncü yılına girdi. Enerji ve gıda gibi ikamesi ya da ertelenmesi zor harcama kalemlerindeki fiyat artışları, halkın alım gücü üzerindeki baskıyı daha da artırıyor. Bu durum, fiyat artışlarının gündelik hayatta daha yoğun hissedilmesine yol açıyor.
Algı ile gerçeklik arasındaki fark
Ekonomi psikoloğu Julia Pitters, enflasyon konusunda öznel algı ile gerçek oranlar arasında belirgin bir fark olduğuna dikkat çekiyor. Pitters’e göre birçok kişi, fiyat artışlarını gerçekte olduğundan daha yüksek hissediyor. Bunun nedenlerinden biri, zararların kazançlara kıyasla daha güçlü algılanması olarak tanımlanan “kayıp kaçınması” eğilimi.
Pitters, sık tüketilen ürünlerdeki fiyat artışlarının, nadiren alınan ürünlere kıyasla daha fazla dikkat çektiğini vurguladı.
Almanya’da yapılan bir araştırmayı örnek gösteren Pitters, enflasyon yüzde 8 civarındayken katılımcıların bunu ortalama yüzde 34 olarak algıladığını aktardı. Pitters, enflasyonu “odadaki bir hayalet” olarak nitelendirerek, kontrol kaybı ve adaletsizlik hissinin bu algıyı beslediğini ifade etti.
Refah kaybı ve yaşam kalitesi
Yüksek enflasyonun etkileri, Avrupa’nın uzun süredir yaşadığı ekonomik yavaşlama ile birleşiyor. Kıtada ekonomik ağırlığın küresel ölçekte zayıfladığına dair yaygın bir algı bulunuyor. Nüfus artışına karşın ekonomik büyümenin zayıf kalması, kişi başına düşen milli gelirin gerilemesine yol açtı.
Avusturya İstatistik Kurumu’nun eski Başkanı Tobias Thomas, bir yıl önce yaptığı açıklamada son beş yılda refahın belirgin biçimde azaldığını söylemişti. Kişi başına düşen gayrisafi yurt içi hasılanın, 2019 başına kıyasla satın alma gücü dikkate alındığında yüzde 2,4 gerilediği belirtilmişti. Yıllık toplu sözleşme zamları yapılsa da, ücret artışına kadar geçen süredeki fiyat yükselişleri çalışanlar açısından kayıp yaratıyor.
Medya haberlerinde sıkça yer alan ekonomik durgunluk ve bazı toplu sözleşme zamlarının enflasyonun altında kalması, bu kayıpların kalıcı hale gelmesine neden oluyor.
Pitters’e göre bu tablo, toplumda sürekli bir stres hissi yaratıyor. Birçok kişi, özellikle gastronomi gibi alanları artık karşılayamaz hale geldiğini dile getiriyor.
Pitters, yüksek enflasyonun son yıllardaki refah kaybını somutlaştırdığını belirterek, bunun “yaşam kalitesinde bir gerileme” anlamına geldiğini ifade etti.

