VİYANA (HJ) – Avusturya’da nitelikli işgücü açığı giderek büyürken, şirketler kültürel olarak çeşitlilik içeren bir işgücüne uyum sağlamakta ilerleme kaydediyor. Ancak işgücü arasındaki yabancı düşmanlığı ve ırkçılık, iş ortamlarında ciddi bir sorun olarak kendini gösteriyor. Avusturya Sanayi Federasyonu tarafından Der Standard gazetesi işbirliğiyle düzenlenen bir panelde, sektör temsilcileri bu konuyu masaya yatırdı.
Nitelikli İşgücü Açığı ve Göçmen İşçilerin Rolü
Özellikle bakım sektörü, nitelikli işgücü açığının en belirgin olduğu alanlardan biri olarak öne çıkıyor. Nüfusun yaşlanmasıyla birlikte, 24 saat bakım hizmetleri için çalışan ihtiyacı artarken, Avusturyalı işçiler bu zor şartlar altındaki işleri tercih etmiyor.
Bakım hizmetleri sunan Humanocare şirketinin başkanı Julian Hadschieff, sektörün üçüncü ülkelerden gelen işçilere bağımlı hale geldiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Üçüncü ülkelerden gelen insanlara ihtiyacımız olduğunu kabul etmek zorundayız. Kolombiya’dan Avusturya’ya iyi eğitimli 350 bakıcı getirdik. Ancak bu insanları bürokratik engellerle oyalamaktan vazgeçmeliyiz. Aksi takdirde başka ülkelere gidiyorlar ve biz de yetenekli işgücünü kaybediyoruz.”
Avrupa Konseyi uzmanları, Avusturya’ya sığınmacıların işgücü piyasasına daha kolay erişmesini, mesleki eğitim imkanlarının artırılmasını ve Almanca kurslarına erişimin kolaylaştırılmasını tavsiye ediyor.
Şirketlerde Irkçılık Sorunu Derinleşiyor
Avusturya İş ve İşçi Bulma Kurumu (AMS) yönetim kurulu üyesi Petra Draxl, işgücü açığının önündeki en büyük engellerden birinin şirket içindeki ırkçılık olduğunu vurguladı. Draxl, panelde yaptığı konuşmada şu çarpıcı ifadeleri kullandı:
“Şirketler kültürel olarak karışık işgücüne uyum sağladı, ancak işçiler arasında ırkçılık büyük bir sorun. Kim, kökeni nedeniyle aşağılandığı bir iş yerinde çalışmak ister ki?”
Draxl, belirli milliyetlerin hedef alınmadığını ancak sayıca az olan grupların, geldikleri ülkeye bakılmaksızın dezavantajlı durumda olduğunu söyledi. Entegrasyonun kırsal kesimlerde neredeyse hiç sağlanamadığını belirten Draxl, özellikle Karintiya eyaletinin demografik açıdan büyük bir değişim yaşayacağını ve yerel halkın dışarıdan gelen işçilere alışmak zorunda kalacağını ifade etti.
Dil Sorunu ve Entegrasyon
Entegrasyon sürecinde dil becerileri büyük önem taşıyor. Viyana’daki okullarda Almanca dil becerilerinin yetersizliği konusundaki tartışmalar ve ikinci zorunlu anaokulu yılı önerileri bu konunun önemini bir kez daha gündeme getiriyor.
Temizlik sektöründe faaliyet gösteren Simacek şirketinin müdürü Ursula Simacek, entegrasyon sürecinin geçmişte daha kolay olduğunu belirterek şu görüşleri paylaştı:
“1970’lerde misafir işçiler aynı kültürel geçmişe sahipti. Bugün ise bazen insanlara nasıl ‘merhaba’ denileceğini bile öğretmek zorunda kalıyoruz.”
Simacek, temizlik sektörünün düşük vasıflı işçilere de istihdam sağladığını ve mobil dil eğitmenleriyle çalışanlarını desteklemek için büyük çaba sarf ettiklerini ifade etti. Ancak oturma izni alan herkesin ekonominin ihtiyaçlarına da uyum sağlaması gerektiğini belirterek, işgücü piyasasında denge sağlanması gerektiğini dile getirdi.
ÖBB’de Personel Açığı ve Dil Problemi
Almanca dil becerilerinin eksikliği, Avusturya Federal Demiryolları (ÖBB) CEO’su Andreas Matthä için de büyük bir sorun teşkil ediyor. Şirket, hem emekliliğe ayrılan bebek patlaması kuşağı çalışanlarının yerine yeni personel bulmakta hem de genişleyen tren ağı nedeniyle artan personel ihtiyacını karşılamakta zorlanıyor.
Matthä, önümüzdeki yıllarda her yıl 4.000 ila 5.000 yeni çalışana ihtiyaç duyacaklarını belirterek, 1990’lardaki işe alım dondurmasının bugünkü sıkıntıları doğurduğunu söyledi. Mekatronik mühendisleri ve otomasyon teknisyenleri gibi teknik alanlarda kalifiye eleman bulmanın zor olduğunu ifade eden Matthä, Almanca bilgisinin zorunlu olduğu otobüs şoförlüğü gibi pozisyonlar için de eleman bulmakta güçlük çektiklerini vurguladı.
Hükümete Çağrı
Panelde hem konuşmacılar hem de katılımcılar, siyah-kırmızı-pembe koalisyon hükümetinin entegrasyon, işgücü açığı ve yabancı çalışanların iş piyasasına adaptasyonu konusunda daha aktif politikalar geliştirmesi gerektiği konusunda hemfikir oldu. Göçmen işçilerin uyum sürecini kolaylaştıracak önlemlerin alınmaması halinde Avusturya’nın nitelikli işgücü kaybı yaşayacağı ve ekonomik büyümenin olumsuz etkileneceği konusunda uyarılarda bulunuldu.