VİYANA (HJ) – Avusturya’da başörtüsüne yönelik yeni yasa tasarısına ilişkin tartışmalar sürerken, Entegrasyon Bakanı Claudia Plakolm (ÖVP), Der Standard gazetesine verdiği röportajda tasarıyı tüm eleştirilere rağmen savundu.
Plakolm, “Çocukların hakları dini toplulukların onayına bağlı değildir” diyerek tepkilere net bir yanıt verdi.
Avusturya’daki Müslüman toplumu yakından ilgilendiren yasa tasarısına ilişkin söyleşide dikkat çeken başlıklar öne çıktı.
“Yasa benim değil, hükümetin yasası”
Plakolm röportajın başında, başörtüsü yasağının sadece kendi bakanlığına ait olmadığını, tüm hükümetin ortak kararı olduğunu belirtti. Gelen yaklaşık 600 görüşü değerlendireceklerini belirten Plakolm, “Dokuz görüşten biri gerçek kurumlardan geliyor, geri kalan çoğu özel kişilerden. Üstelik görüş bildirenlerin yüzde 75’i erkek. Şimdi bir anda erkekler kız çocuklarının hakları için mücadele ediyor” diyerek eleştirilere mesafeli yaklaştı.
“Dini toplulukların onayına ihtiyacım yok”
Plakolm, çocukların korunmasının devletin asli görevi olduğunu savunarak, “Çocuk hakları, dini cemaatlerin rızasına bağlı değildir” dedi. Yasanın gerekçesine “İslami gelenek” ifadesinin eklenmesi önerisini de kendisinin sunduğunu belirtti.
Viyana’da yaklaşık 12 bin kız çocuğunun başörtüsü taktığı yönünde tahmini veriler olduğunu hatırlatan Plakolm, tek bir çocuğun bile etkilenmesinin yeterli olduğunu savundu.
Anayasa Mahkemesi endişesi ve anayasa değişikliği önerisi
Anayasa Mahkemesi’nin olası iptaliyle ilgili olarak yasa tasarısının anayasal güvenceye alınması için üçte ikilik bir çoğunlukla kabul edilmesinin önemine vurgu yapan Plakolm, “Mahkeme kararlarının sonucu belirsiz olabilir. Bu nedenle anayasa değişikliği en güçlü yoldur” yorumunda bulundu.
FPÖ ve Yeşiller’in de yasağın içeriğine sıcak baktığını söyleyen bakan, “Bu yasayı tüm partilerin desteğiyle geçirmeliyiz” dedi.
Feminist çevrelere eleştiri
Röportajda dikkat çeken bir diğer bölüm ise Plakolm’un feminist kesimlere yönelik eleştirisi oldu.
“Afganistan ve İran’daki kadın hakları ihlallerine karşı ses çıkarıyoruz ama kendi ülkemizde radikal İslam’ın yayılmasına sessiz kalıyoruz” diyen Plakolm, “Küçük kızlar toplum içinde ‘namuslu’ ve ‘fazla açık giyinen’ diye ayrılıyor. Bu kabul edilemez” ifadelerini kullandı.
Eğitimcilerin rolü ve yaptırım mekanizması
Plakolm, öğretmenlerin “sınıf polisi” olmadığını belirterek, şüpheli durumların okul yönetimine bildirilmesi gerektiğini, ardından denetim ve yaptırım süreçlerinin işleyeceğini söyledi.
“Gönüllü takma durumu bile sorun“
“Başörtüsünü gönüllü taksa bile bu çocuk için bir kısıtlamadır. Kız çocuğu daha kendi bedenini bile tanıyamadan, onu erkeklerin bakışlarından saklamaya çalışıyoruz” diyen Plakolm, sosyal medya ve aile içi baskıların da etkili olduğunu öne sürerken, bu yaşta dini simgelerin taşınmasının çocuk gelişimine zarar verdiğini söyledi.
Başörtüsü yasağı özel okullarda da geçerli olacak
Plakolm, yasanın tüm devlet ve özel okullarda uygulanacağını da açıkça ifade ederken, Viyana’daki İslam lisesinin de yasa kapsamına alınacağını söyledi.
14 yaş sonrası karar serbestisi
Yasağın sekizinci sınıfa kadar geçerli olmasının pratik sebeplere dayandığını belirten bakan, “Öğretmenler her öğrencinin yaşını ezbere bilemez. Bu nedenle sınıf düzeyi üzerinden ilerliyoruz” dedi.
Bakan, 14 yaşından sonra dini olgunluğun başladığını ve kararın öğrenciye bırakılabileceğini söyledi.
Erkek öğrenciler için reform çağrısı
Plakolm, kadın haklarının korunması kadar erkek çocuklara yönelik eğitim çalışmalarının da önemli olduğunu belirterek, “Ahlak polisi gibi davranan erkeklere karşı net durulmalı. Zorla dayatma bir suçtur. Erkek çocuklarıyla daha fazla çalışmalıyız” dedi.
Suça karışan çocuklara karşı cezai yaş indirimi
Suça karışan 12 yaşındaki çocuklarla ilgili cezai müeyyide getirilmesi gerektiğini savunan Plakolm, “Bu çocuklar artık sakız çalmıyor, ciddi suçlar işliyor. Bunun sonuçları olmalı” görüşünü paylaştı.
Sosyal yardımlarda reform sinyali
Bakan, sosyal yardımların entegrasyon çabalarına bağlı olması gerektiğini savunurken, “Kimse çalışmak istemezse sosyal yardım da alamamalı. Bu net bir duruştur” açıklamasında bulundu ve sosyal yardımlarda çocuk sayısına göre azalan destek modelini savunduğunu da belirtti.
Çocuk koruma alanında sert açıklama
SOS-Kinderdorf skandalıyla ilgili olarak ise Plakolm, “Bu çocuklar hayatlarının en kırılgan döneminde en çok zararı görmüş. Bu kabul edilemez. Gereken cezai ve idari yaptırımlar uygulanmalı” dedi.
Tartışmalar sürecek
Bakanın açıklamaları, başörtüsü yasağı konusundaki tartışmaları daha da alevlendirmiş durumda. Özellikle dini özgürlükler, çocuk hakları ve toplumsal eşitlik ekseninde geniş yankı bulan yasa, Avusturya’daki Müslüman ve göçmen topluluklar açısından kritik bir gündem olarak önemini koruyor.

