Votivkirche, yaklaşık 23 yıl süren inşaatının ardından belki de Avrupa’nın en gözde dini yapılarından biri olarak gösterilmesinin temel nedenlerinden biri elbette ki Yeni Gotik tarzı mimari sitilinin yanı sıra çok şaşırtıcı hikayesi de önemli rol oynuyor dersek çok da yanılmış olmayız.
Yürüyüş yaparken suikaste uğradı
Habsburg Hanedanlığının belki de en uzun süre iktidarda kalan ve en son temsilcilerinden Kaiser Franz Joseph I., henüz çiçeği burnunda iktidara gelmiş bir hükümdarken, 18 Şubat 1853’de Viyana’da yürüyüş yaparken Macar asıllı János Libényi’nin bir ekmek bıçağıyla kalkıştığı saldırıdan yanındaki subay ve kasap Josef Ettenreich’in yardımıyla hafif yaralı olarak kurtulmayı başarması üzerine Votivkirche’nin ilgi çeken hikayesi başlıyor.
86 yıllık ömrünün 68 yılını hükümdar olarak geçiren Kaiser Franz Joseph, çok sayıda savaş ve saray entrikaları sıkıştırdığı yaşamında beki de ilk defa ölümle burun buruna geliyordu.
Genç Kaiser’in hayatta kalması nedeniyle tanrıya şükran sunmak anlamına gelen Votivkirche’nin yapılması için kardeşi Ferdinand Maximilian, bir bağış kampanyası başlattı.
Habsburg Hanedanlığının doğal olarak Avusturya’nın İspanya Krallığı ile olan akraba bağlarından ötürü daha sonra Meksika Kralı olacak Maximilian’ın başlattığı bu kampanyaya 300 binin üzerinde vatandaş iştirak etti.
Yarışmayla seçilen proje
Viyana Gazetesi aracılığıyla yapılan proje yarışmasına katılan 75 aday arasında henüz 26 yaşındaki genç mimar Heinrich Ferstel’in projesi birinci seçildi ve ülkenin en uzun ikinci kilisesinin inşa serüveni böylelikle resmiyet kazandı.
Mimar Festel’ın ülkenin en eski katedrali Stephansdom’dan esinlenerek yapmayı planladığı kilisenin nerede yapılacağının kararlaştırılmasına sıra gelmişti, Kaiser Franz Joseph’in doğduğu, ülkeyi idare ettiği ve hayata gözlerini yumduğu Schönbrun Sarayı yakınlarına yapılması ilk etapta önerilse de buranın uzak olması nedeniyle bu düşünceden vazgeçildi.
O dönem bugün ki Ringstrasse’nin bulunduğu yerde şehri korumak için yapılan surların Schottentor girişinin hemen önünde düşmanı daha rahat görmek ve olası saldırıda daha rahat karşılık vermek amacıyla kullanılan ancak gelişen savunma teknolojisi karşısında işlevini yitiren Almanca Glacis adı verilen yeşil açık alana yapılması kararlaştırılıyor.
Birçok ülkeden esintiler
Şehrin önemli sembollerinden biri olarak kabul edilen bu sanat eserinin yapımı her ne kadar Monarşinin başkenti Viyana’da yapılsa da Kudüs’ten Mısır’a, Macaristan’dan Meksika’ya birçok şehir ve ülkeyi de hikayesine ortak ediyordu.
Proje ve yapılacak yer belirlendikten sonra 24 Nisan 1856’da yapımına başlanan kilisenin temel atma törenine başta İmparator Franz Joseph olmak üzere dönemin Kardinal ve piskoposlarının katılımıyla gerçekleşirken, Kudüs’ten getirilen özel bir kireç taşı inşaatın temeline konuldu.
99 metre uzunluğundaki Viyana’nın en uzun ikinci kilisesinin yapımı böyle başlarken, kilisede kullanılan mermerlerin büyük bir çoğunluğu Mısır’dan getirilirken, yapının canlarına İncilde yer alan hikayeler resmediliyor.
3 Gemili olarak tarif edilen kilise Fransız Katedral modelinin Avrupa’da en önemli temsillerinden biri olarak kabul ediliyor.
Kilisenin kurulmasına başlattığı bağış kampanyasıyla öncülük yapan Ferdinand Maximilian Meksika İmparatorluğuna gelmesinin hemen sonrasında bu ülkede 1867’de yaşanan gelişmeler sonrasında devrilmiş ve asılarak hayatına son verilmişti.
Kasabın sınıfsal durumu değiştirildi
Kaiser Joseph’i saldırgana karşı koruyan kasap Josef Ettenreich’in sınıfsal durumu değiştirilmiş ve asil ilan edilmiştir.
Kaiser Franz Joseph’e saldırı düzenleyen Macar milliyetçisi János Libényi yargılanması sonrasında asılmasına hükmedilmiş, olaydan 3 gün sonra toplumun önünde asılmıştı.