VİYANA (HJ) – Kredi Koruma Birliği 1870’in (KSV1870) raporlarına göre, kentte şirket iflaslarında endişe verici bir artış yaşanıyor. Her gün ortalama yedi şirket iflas ederken, bu durumun önümüzdeki yıllarda da kötüleşmesi bekleniyor.
Şirket İflaslarında Yüzde 27,6 Artış
Viyana’da bu yıl 2.467 şirketin iflas edeceği tahmin ediliyor. Bu, Avusturya genelinde beklenen 6.550 iflasın yüzde 38’ine denk geliyor. Federal başkentteki şirket iflaslarında bir önceki yıla göre yüzde 27,6’lık bir artış yaşandı.
KSV1870’in Kurumsal İflas Müdürü Jürgen Gebauer, Viyana’daki yüksek iflas oranlarının, özellikle emlak sektöründeki çöküşten kaynaklandığını belirtti. Gebauer, “Bu durum, Viyana’nın iş merkezi olmasından ziyade, birçok emlak şirketinin merkezinin burada bulunmasından kaynaklanıyor,” dedi.
Mal Varlığı Olmayan Şirketler
Viyana’da iflas eden şirketlerin yüzde 39’u, yani 969’u, iflas başvurusunda bulunurken mal varlığı olmadığından dava masraflarını bile karşılayamadı. Bu durum, iflas vakalarında alacaklıların daha büyük zararlara uğramasına neden oldu. 2023’e kıyasla bu tür vakalarda yüzde 30’luk bir artış olduğu kaydedildi.
En Büyük 5 İflas Vakası
Viyana’da 2024 yılı itibarıyla toplam 4,8 milyar avroluk yükümlülük kaydedildi. Bu rakam, geçen yıl gerçekleşen büyük SIGNA iflaslarının etkisiyle azalmış görünüyor. Ancak SIGNA Grup şirketleri bu yıl da listeye damgasını vurdu.
En büyük iflas, 830 milyon avro yükümlülükle SIGNA Prime Beteiligung GmbH’ye ait. Onu, 600 milyon avro ile IMFARR Beteiligungs GmbH ve diğer SIGNA Grup şirketleri takip ediyor: SIGNA Prime Holding GmbH (500 milyon avro), SIGNA Development Selection Beteiligungs GmbH (310 milyon avro) ve Mariahilfer Strasse 10-18 Immobilien GmbH (300 milyon avro).
Zorlayıcı Faktörler
Yüksek enerji ve emtia fiyatları, enflasyon, düşen tüketici talebi ve jeopolitik belirsizlikler, Viyana’da şirketlerin iflas etmesinde başlıca etkenler olarak gösteriliyor. Gebauer, bu faktörlerin Viyana’daki kurumsal yapıyı daha da kırılgan hale getirdiğini belirtti.
Ekonomik zorlukların etkisinin 2025 yılına kadar devam etmesi beklenirken, uzmanlar çözüm odaklı politikalar geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor.