(VİYANA) HJ – Düzenlemenin merkezinde, “başın İslami geleneklere göre örtülmesi” olarak tarif edilen başörtüsü yasağı bulunuyor. Yasa, okul binası dışındaki okul etkinliklerini kapsamıyor.
Yaptırımlar 2026/27 öğretim yılından itibaren uygulanabilecek; son aşamada 150 ile 800 avro arasında para cezası öngörülüyor. Hükümet, yaklaşık 12.000 kız öğrencinin uygulamadan etkileneceğini hesaplıyor. Yasa tüm devlet okulları ile özel okulları kapsıyor.
Koalisyon: Artan baskıya karşı adım
Koalisyon partileri, son yıllarda başörtüsü konusundaki baskının arttığını savundu. Entegrasyon Bakanı Claudia Plakolm (ÖVP), aile içi baskının yanı sıra genç erkeklerin de kendilerini “ahlak bekçisi” olarak görmeye başladığını dile getirerek, başörtüsünün “yalnızca bir kumaş parçası değil, aynı zamanda bir baskı sembolü” olduğunu söyledi.
ÖVP Genel Sekreteri Nico Marchetti, öğretmenlerin uygulamada yalnız bırakılmayacağını belirtti. Öğretmenlerin yasağı uygulamakla değil, yalnızca okul yönetimine bilgi vermekle yükümlü olacağını, sonraki adımların yönetim tarafından yürütüleceğini aktardı.
NEOS: Özgürlüğün korunması
NEOS Kulüp Başkanı Yannick Shetty, yasayla “özgürlüğün kısıtlanmadığını, aksine 14 yaşına kadar kız çocuklarının özgürlüğünün korunduğunu” savundu.
Eğitim Bakanı Christoph Wiederkehr (NEOS), öğrencilerin baskıdan bağımsız olarak kişisel gelişim hakkı bulunduğunu dile getirdi.
SPÖ adına kürsüye çıkan ilk isim olan Heinrich Himmer ise tartışmanın odağına paketle birlikte getirilen diğer önlemleri yerleştirdi. Buna göre okuldan çıkarılan veya uzaklaştırılan öğrenciler haftada 20 saate kadar “uzaklaştırma rehberliğine” katılmak zorunda olacak. Zorunlu “perspektif görüşmeleri” ile okul terklerinin önüne geçilmesi amaçlanıyor.
SPÖ’nün ikinci konuşmacısı Christian Oxonitsch, başörtüsü yasağının tek başına sorunları çözmeyeceğini belirterek, özellikle “genç erkeklere yönelik çalışmaların” artırılmasını önerdi.
FPÖ: Uzun süredir talep edilen bir düzenleme
FPÖ, sorunun “yıllardır süren kitlesel göç” nedeniyle ortaya çıktığını savundu. Parti, yasağı desteklediklerini ve bunun uzun süredir dile getirilen bir talep olduğunu bildirdi. Eğitim sözcüsü Hermann Brückl, başörtüsünü “siyasi İslam’ın bilinçli bir işareti” olarak nitelendirdi. FPÖ ayrıca yasağın öğretmenleri de kapsaması gerektiğini söyledi.
Yeşiller: Yasa muhtemelen iptal edilecek
Yeşiller, girişimin gerekçesine anlayış gösterse de düzenlemeye destek vermedi. Yeşiller Grup Başkanvekili Sigrid Maurer, hiçbir kız çocuğunun başörtüsü takmaya ya da bakışını indirmeye zorlanamayacağını, bunun kabul edilemez olduğunu vurguladı. Ancak hükümetin de düzenlemenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edileceğini bildiğini söyledi.
Marchetti ise “Buna siz değil, Anayasa Mahkemesi karar verir” yanıtını verdi.
Wiederkehr, 2020’de ilkokullar için getirilen ve eşitlik ilkesine aykırılık gerekçesiyle iptal edilen eski düzenlemeden farklı olarak bu yasaya eşlik eden önlemler bulunduğunu anlattı ve erkek öğrencilere yönelik ek çalışmalar gibi uygulamaları örnek gösterdi.
IGGÖ: Anayasa Mahkemesine başvuracağız
Avusturya İslam Cemaati (IGGÖ), yayımladığı açıklamada düzenlemenin “anayasal ve insan hakları açısından ciddi sorunlar” içerdiğini belirtti ve Anayasa Mahkemesine başvuracaklarını bildirdi. IGGÖ, hiçbir çocuğun başörtüsü takmaya zorlanamayacağını ancak başörtüsünü kendi isteğiyle takan çocukların hakkını da savunacaklarını vurguladı. Kurum, “genel yasakların temel ve özgürlük haklarını zedelediğini” ifade etti.
Uzmanlar: Faydasından çok zarar getirebilir
Oylama öncesinde uzmanlardan yoğun eleştiriler geldi. SOS Mitmensch tarafından görüşü alınan uzmanlar ile üç zorunlu eğitim okulu müdürü ve sosyal çalışmalarda uzman dört kadın proje yöneticisi, yasağın “yarardan çok zarar getirebileceğini” söyledi. Bu görüşlere göre, kız çocuklarını güçlendirmeyi hedefleyen ve etkisi kanıtlanmış modellerin desteklenmesine ihtiyaç var. Okul yöneticileri ayrıca velilerle çok sayıda tartışma yaşanmasından endişe duyuyor.
Bregenzer Amazone Derneğinden Angelika Atzinger, başörtüsüne zorlanan bir çocuğun yasaktan değil destekten fayda göreceğini, aksi halde öğrencilerin daha da izole olacağını söyledi.
Atzinger, yasağın kızlara “bedenleri ve görünümleri üzerinde başkalarının söz hakkı bulunduğu” mesajını vereceğini, üstelik yalnızca başörtüsünün yasaklanırken diğer dini simgelerin serbest kalmasının çelişki yarattığını ifade etti.
Viyana’daki Peregrina Göçmen Kadınlar Eğitim Derneğinden Katharina Echsel, düzenlemenin “geri kalmış ve ataerkil bir Müslüman kesim ile eşitlik yanlısı ‘geri kalan Avusturya’ arasında yapay bir karşıtlık oluşturduğunu” söyledi.
Echsel, başörtüsü takmanın farklı anlamları olabileceğini; kültür, protesto ya da kimlik vurgusu gibi motivasyonların da bulunduğunu hatırlattı.
Uygulamada alternatif yöntemlere işaret
SOS Mitmensch, kız çocuklarının özbelirlenimini güçlendirmeyi amaçlayan çok sayıda mevcut yönteme dikkat çekti. Okullardaki sosyal öğrenme haftaları, öğrencilerle birlikte hazırlanan sınıf kuralları ve çatışma çözümü dersleri bunlar arasında yer alıyor. Ayrıca kadın rol modellerin görünürlüğü ile dışarıdan desteklenen programların kız çocuklarının öz güven ve sosyal becerilerini artırdığı belirtildi. Uzmanlara göre, tam gün eğitim veren okullar özellikle ataerkil ailelerde büyüyen öğrenciler için fayda sağlıyor. Ortak etik derslerinin ise karşılıklı anlayış ve birlikte yaşam kültürünü güçlendirebileceği ifade edildi.

