(VİYANA) HJ – Diplomasiyle özdeşleşmiş olsa da Viyana aynı zamanda onlarca istihbarat servisinin faaliyet yürüttüğü bir merkez olarak öne çıkıyor. Son dönemde özellikle Rusya ve Çin’e ait yapılarla ilgili yeni bilgiler kamuoyuna yansıdı. Avrupa Birliği’nin yaptırımlarına rağmen kent merkezinde faaliyetini sürdüren bir Rus derneği, bu yapılar arasında en dikkat çekenlerden biri oldu. Avusturya makamlarınca da izlenen bu dernek, Kremlin yanlısı söylemler yaymak, bağlantılar kurmak ve gri alanlarda çalışmakla suçlanıyor.
Öte yandan Rus istihbaratıyla bağlantılı olduğu öne sürülen bir Bulgar kadının yönettiği propaganda ağı da Avusturya gündeminde. Söz konusu kişinin, Viyana’da araştırmacı gazeteci Christo Grozev’e yönelik bir gözetleme operasyonunu organize ettiği ve hatta bir kaçırma planının da parçası olduğu iddia edildi. Avusturya’nın önde gelen gazetecilerinden profil dergisinin genel yayın yönetmeni Anna Thalhammer’ın da bu ağın hedefinde olduğu öne sürüldü.
Çin’in gizli polis istasyonu ve yasal boşluklar
Yalnızca Rusya değil, Çin’in de Viyana’daki faaliyetleri Avusturya İçişleri Bakanlığı tarafından mercek altına alındı. Anayasa Koruma Dairesi’ne göre Çin, şehirde muhalifleri izlemek amacıyla gizli bir polis birimi işletiyor. Bu gelişmeler üzerine Başbakan Christian Stocker (ÖVP), daha sıkı yasaların yolda olduğunu duyurdu. Yeni düzenlemelerle yalnızca Avusturya’ya yönelik değil, başka ülkeler adına yürütülen casusluk faaliyetleri de cezai kapsam altına alınacak.
Diplomasi kılıfı altında 13 bin görevli
Viyana’daki istihbarat faaliyetlerinin yoğunluğu, kentin uluslararası konumuyla da doğrudan ilişkili. Tarihçi ve casusluk uzmanı Thomas Riegler’in “Wien heute” programında aktardığına göre, şehirde şu anda 50’den fazla uluslararası kuruluşun merkezi bulunuyor. Yaklaşık 125 büyükelçilikte toplamda 13 bin diplomat görev yapıyor ve bunların önemli bir kısmının istihbarat bağlantılı olduğu düşünülüyor.
Riegler, Avusturya hukukunun yalnızca ülke aleyhindeki casusluk faaliyetlerini cezalandırdığını belirterek, “Başka ülkelere yönelik casusluk yasal olarak suç teşkil etmiyor” değerlendirmesinde bulundu. Bu nedenle ülkede son yıllarda dikkat çeken büyük bir casusluk davası yaşanmadığını ifade eden Riegler, elektronik iletişim gözetimi ve diplomatların seyahat hareketliliği gibi konularda yasal yetkilerin genişletilmesi gerektiğine dikkat çekti.
“Viyana’da casusluğu tamamen engellemek imkânsız”
Casusluk faaliyetlerinin Viyana gibi diplomatik bir merkezde tamamen önlenmesinin mümkün olmadığını belirten Riegler, bunun yerine belli sınırların çizilmesi ve bu sınırların aşılmamasının sağlanması gerektiğini vurguladı.
Avusturya’nın bu alanda belirleyici yetkileri bulunduğunu hatırlatan Riegler, “Akreditasyon süreçleriyle kimin ülkeye girip giremeyeceği denetlenebilir” şeklinde konuştu.