VİYANA (HJ) – 29 Aralık 2024’te Viyana’daki evinde ölü bulunan 72 yaşındaki Türk kökenli adamın cinayetinde sır perdesi aralandı.
Cinayetten birkaç gün sonra gözaltına alınan 39 yaşındaki sanığın, ayrıldığı eşinin yeni erkek arkadaşının babası olan yaşlı adamla, oğlunun bu ilişkiyi bitirmesi için konuşmaya gittiği, ancak çıkan tartışma sonucunda adamı bıçaklayarak öldürdüğü ortaya çıktı.
Yaklaşık on ay boyunca kayıp olan öldürülen adamın oğlu (tanık) ise duruşma günü mahkemeye getirilerek, sanık ve avukatının “cinayeti oğlu işledi” yönündeki iddiasını çürüttü.
Viyana Bölge Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, 39 yaşındaki sanık A., eski eşiyle ayrılığının ardından kadının öldürülen 72 yaşındaki adamın oğlu ile yeni bir ilişkiye başlamasını kabullenemedi.
Sanık, 28 Aralık 2024 akşamı eski eşinin yeni sevgilisinin babası olan 72 yaşındaki emeklinin Viyana-Rudolfsheim-Fünfhaus’taki evine gitti. Amacı, bu ilişkiyi bitirmek için konuşmaktı. Ancak tartışma kısa sürede büyüdü. 39 yaşındaki A., öfkesine yenik düşerek yaşlı adamı defalarca bıçakladı.
Olayın ardından sanık, dairedeki eşyaları dağıtarak soygun izlenimi vermeye çalıştı.
Ertesi sabah, 29 Aralık 2024’te yaşlı adam banyosunda kanlar içinde ölü bulundu.
Savunma Stratejisi: “Cinayeti Oğlu İşledi” İddiası
Sanık A., suçlamaları reddederek, olay yerinden kaçan kişinin maktulün oğlu (tanık) olabileceğini iddia etti.
Savunma avukatı Sven Thorstensen, maktulün uzun süredir ortadan kaybolan oğlunun cinayeti işledikten sonra izini kaybettirdiğini öne sürdü. Ancak bu savunma, duruşmanın ikinci gününde çürütüldü.
Davanın seyrini değiştiren gelişme
Mahkeme başkanı Magdalena Klestil-Krausam, on ay boyunca kayıp olan maktulün oğlunun polis tarafından yakalanarak mahkemeye tanık olarak getirildiğini açıkladı. Bu gelişme, davanın seyrini tamamen değiştirdi.
Tanık (maktulün oğlu): “Televizyon yüzünden annemi alıp benim eve gitmiştik”
Mahkemeye getirilen tanık (maktulün oğlu), olay gecesine ilişkin çarpıcı bir ifade verdi:
“28 Aralık akşamı annemi babamın evinden aldım. Çünkü annem Türk dizisi izlemek istiyordu, babam başka kanalı açmak isteyince tartışmışlardı. Annem o gece benimle kaldı. Babam ertesi sabah kahvaltıya gelecekti ama gelmedi. Telefonlara da cevap vermedi. Eve gidince kapının açık, salonun darmadağınık olduğunu gördüm. Babam banyoda yerde yatıyordu.”
Tanık, babasının tepki vermemesi üzerine polisi aradığını, annesinin ise ‘oradan uzaklaş’ diyerek evden uzaklaşmasını istediğini anlattı. Sebebini soran mahkeme başkanına, “Benim 2023’ten beri oturma yasağım var, polisle karşılaşmaktan korktum” cevabını verdi.
Dokuz kez hırsızlık ve uyuşturucu suçundan sabıkalı olduğu belirtilen tanık, olay sonrasında yaklaşık on ay boyunca Viyana-Hernals’ta saklandığını itiraf etti. Ancak cinayetle hiçbir ilgisi olmadığını vurguladı: “Cinayetle bir alakam yok. Sanığı hayatımda ilk kez burada gördüm.”
Deliller sanığı işaret etti
Savcılık, sanığın suçlu olduğunu iki temel delile dayandırdı:
- DNA bulguları: Adli uzman Christina Stein’in raporuna göre, maktulün dairesinde sanığa ait çok sayıda DNA izi bulundu. Buna karşılık, tanığa (maktulün oğlu) ait yalnızca tek bir örnek tespit edildi.
- Telefon kayıtları: Adli tıp uzmanı Christoph Reisinger, ölüm zamanını belirledikten sonra, sanığın ve maktulün cep telefonlarının aynı saatlerde aynı baz istasyonlarından sinyal verdiğini ortaya koydu. Bu da ikisinin olay gecesi aynı güzergâhta hareket ettiğini gösterdi.
Savunma tarafı ise suç mahallinde bulunan kanlı ayak izlerinin sanığa ait olmadığını ileri sürdü. Ancak bilirkişi incelemesi, bu izlerin sanığın suçsuzluğunu kanıtlamaya yeterli olmadığı sonucuna vardı.
Karar: Oybirliğiyle Müebbet Hapis
Jüri heyeti, bir buçuk saatlik müzakerenin ardından kararını açıkladı. 39 yaşındaki sanık A., oybirliğiyle suçlu bulundu ve ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.
Mahkeme başkanı Klestil-Krausam karar gerekçesinde, “Bu denli vahşi bir eylem başka bir şekilde cezalandırılamaz. Cinayetin acımasızlığı yalnızca ömür boyu hapis cezasını haklı kılar” ifadelerini kullandı.
Savcı Anna-Maria Wukovits karardan memnuniyetini dile getirirken, savunma avukatı Thorstensen temyiz ve hükümsüzlük başvurusunda bulundu. Karar henüz kesinleşmedi.
Kıskançlığın ölümle bittiği bir trajedi
Bu dava, yalnızca bir cinayet değil, aynı zamanda kıskançlık, öfke ve aile içi çatışmanın nasıl geri dönülmez sonuçlara yol açabileceğini gösterdi.
Olay, teknik delillerin (DNA ve cep telefonu kayıtları) adaletin sağlanmasındaki önemini bir kez daha ortaya koydu.
39 yaşındaki sanık A., eski eşini kaybetmenin öfkesini yanlış bir hedefe yönelterek, bir ailenin hem babasını hem oğlunu aynı anda yıkıma sürükledi.

