VİYANA (HJ) – Bu durum, hem dini ritüellerin anlamını hem de Katolik Kilisesi’nin modern toplumdaki yerini sorgulayan bir tablo çiziyor.
Kutsal Yıl’a İlgi Azaldı
2025 Kutsal Yılı, Katolik dünyası için önemli bir dönüm noktası olarak görülse de, Avusturya’da bu etkinliğe yönelik farkındalık oldukça düşük. Papa Francis’in Aziz Petrus Bazilikası’nda Kutsal Kapı’yı açarak başlatacağı bu yıl, Katolik inancının yenilenmesini ve inananları bir araya getirmeyi amaçlıyor. Ancak, bir ankete göre Avusturyalıların yarısı Kutsal Yıl’dan haberdar değil. Yüzde 39’u ise bu etkinliğin kendileri için bir anlam ifade etmediğini belirtiyor. Sadece yüzde 11’lik bir kesim, Kutsal Yıl’ın kendileri için önemli olduğunu düşünüyor.
Der Standard gazetesinde Conrad Seidl imzası taşıyan haberde, Katolik Kilisesi’nin toplumsal etkisinin azalması yeni bir olgu değil. 2008’den bu yana tekrarlanan bir ankette, “Katolik Kilisesi çağımızın insanları için doğru cevaplara sahip mi?” sorusuna olumlu yanıt verenlerin oranı yüzde 7’den yüzde 3’e düştü. Kilise hakkındaki bu şüphelerin özellikle yaşlılar arasında daha belirgin hale gelmesi dikkat çekiyor. Öte yandan, 30 yaş altındaki gençler arasında hala belirli bir bağlılık gözleniyor.
Avusturyalılar Dini İnanç Konusunda Bölünmüş Durumda
Pazar Enstitüsü Direktörü David Pfarrhofer’e göre, Avusturyalılar dini inanç konusunda Almanlara kıyasla biraz daha bağlı görünüyor. Ankete katılanların yüzde 21’i İsa Mesih’in Tanrı olduğuna inanırken, yüzde 37’si daha genel bir yüce varlık fikrine bağlı. Ancak, yüzde 25’lik bir kesim Tanrı ya da başka bir yüce varlık olmadığına inanıyor. Bu oran Almanya’da yüzde 33’e ulaşıyor.
Kilise ile bağlılığını sürdürenlerin yalnızca yüzde 61’i İsa’nın tanrısallığına inanıyor. Kilisenin temel misyonu olan “ebedi mutluluğa giden yolu gösterme” görevi ise büyük ölçüde unutulmuş durumda. Katılımcıların sadece yüzde 5’i, Katolik Kilisesi’nin insanları ölümden sonra ebedi mutluluğa götürebileceğine kesin olarak inanıyor. Yüzde 28’i bu fikre tamamen inanmazken, geri kalanlar kararsız.
Reform Talepleri Artıyor
Katolik Kilisesi’nin etkisini yeniden kazanabilmesi için reform çağrıları yükseliyor. Özellikle cinsel istismar skandalları ve bu konudaki tutum, halkın kiliseye olan güvenini derinden sarsmış durumda. Katılımcıların yüzde 72’si, kilisenin bu tür olayları kabul etmesini ve failleri adalet önüne çıkarmasını “çok önemli” buluyor. Ancak uzmanlar, bu tür bir yüzleşmenin kilisenin cazibesini artırıp artırmayacağı konusunda şüpheli.
Kilise içindeki diğer reform talepleri arasında modernleşme ve kadınların rahipliğe kabul edilmesi de bulunuyor. Katılımcıların yüzde 62’si kilisenin daha çağdaş bir çizgiye yönelmesi gerektiğini düşünüyor. Kadınların rahip olabilmesi konusunu ise yüzde 50 “çok önemli” olarak değerlendiriyor.
Toplumda Karar Mekanizmalarına Katılım Beklentisi
Viyana Başpiskoposu Christoph Schönborn’un emekliliği, kilisedeki karar mekanizmalarının nasıl işlemesi gerektiği konusunda yeni bir tartışmayı gündeme taşıdı. Piskoposların atanması gibi konularda yerel cemaatlerin daha fazla söz sahibi olması gerektiğini düşünenlerin oranı yüzde 53. Buna karşı çıkanların oranı ise sadece yüzde 18.
Dini İfadelerin Günlük Hayattaki Yeri
Araştırmalar, dini ifadelerin günlük yaşam üzerindeki etkisinin hala güçlü olduğunu gösteriyor. Katılımcıların yüzde 54’ü, “Tanrı aşkına” veya “Tanrı yardım etsin” gibi ifadeleri alışkanlıkla kullandığını belirtirken, yüzde 28’i bunları dua olarak gördüğünü ifade ediyor.
Katolik Kilisesi, modern toplumun değişen ihtiyaçlarına yanıt vermekte zorlanıyor. Reform talepleri, toplumun kiliseyi daha kapsayıcı ve çağdaş bir yapıya dönüşmeye zorladığını gösteriyor. Kilisenin bu taleplere nasıl yanıt vereceği, yalnızca kendi geleceğini değil, inanç üzerindeki etkisini de belirleyecek. Avusturya’daki tablo, yalnızca Katolik dünyası için değil, tüm dini kurumlar için bir uyarı niteliği taşıyor.