KREMS (HJ) – Krems Bölge Mahkemesi, Aşağı Avusturya’da 12 yaşındaki oğlunu bir köpek kafesinde işkence ederek öldüren anne ve azmettirici bir kadın hakkında karar hükmünü açıkladı.
Duruşma sırasında jüri, anne hakkındaki cinayete teşebbüs suçlamasına 7’ye karşı 1 oyla “evet” kararı verdi. Çocuğun annesi 20 yıl, diğer kadın ise 14 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Her iki sanık da adli-terapi merkezine yerleştirilecek, ancak karar henüz yasal olarak bağlayıcı değil.
Üç gün süren duruşmada iki sanık kadın, Yargıç Monika Fasching-Lattus’a sabit bir şekilde bakarak, birbirlerine bakmaktan kaçındılar. İkinci sanık olan dört çocuk annesi, duruşma boyunca defalarca ağlama krizlerine girerken, doğrudan fail olan 33 yaşındaki anne hiçbir duygusal tepki göstermedi.
Mağdur avukatı Timo Ruisinger, bu gözyaşlarının pişmanlıktan değil, sonuçlardan duyulan korkudan kaynaklandığını belirtti.
Savcı Anna Weißenböck, iki kadının 2022 yılında 12 yaşındaki çocuğa neredeyse ölümüne işkence ettiklerini özetledi. Mahkeme psikiyatristi Peter Hofmann’ın yorumları, davada önemli bir noktayı oluşturdu. Hofmann, ilk sanığın zihinsel engelli çocuğu için “büyük bir meydan okuma” olduğunu ve ikinci sanıkla tanıştıktan sonra ona “derinden bağımlı” hale geldiğini belirtti. Savunma avukatı Astrid Wagner, müvekkilinin diğer sanığın esareti altında olduğunu ifade etti.
Hofmann ayrıca, ilk sanığın “ruh eşi” tarafından manipüle edildiği ve bu korkunç eylemleri gerçekleştirmesi için yönlendirildiği takdirde, bunun “derin sadist unsurlar içeren bir güç arzusuna” dayandığını açıkladı. Dört çocuk annesinin savunma avukatı Sascha Flatz, ilk sanığın müvekkiline aşık olduğunu ve çocuğun ilişkiyi bozduğunu düşündüğü için ondan nefret ettiğini söyledi.
Karar gününde, çocuğun annesi olan ilk sanık, “Olanlar için üzgünüm,” dedi, ancak savcı bunu reddederek, “Hiçbir şey olmadı. Kasıtlı olarak bir şey yaptınız!” şeklinde tepki gösterdi. Jüri, yedi saat süren müzakerelerin ardından karara vardı ve çocuğun annesine 20 yıl, ikinci sanığa ise 14 yıl hapis cezası verdi.
Her ikisi de bir adli terapi merkezine yerleştirilecek, ancak bu karar henüz yasal olarak bağlayıcı değil.